Kocaeli’nin Kandıra ilçesine bağlı Karadeniz kıyısında ve Karadeniz’de bulunan nadir adalardan birine ev sahipliği yapan Kefken, Kerpe ve Cebeci’nin tam ortasında bulunur.
Karadeniz kenarında olması sebebiyle denizi bazı günlerde dalgalıdır. Kefken diğer tatil yörelerine göre az gelişmiş bir tatil yöresidir. Halkı genellikle emekli insanların oluşturduğu Kefken, yazları turistlerin uğrak yeridir. İstanbul, Kocaeli ve Sakarya’dan gelen yerli turistler, hafta sonları Kefken’i şenlendirir.
İstanbul Kefken arası 2 saat sürmektedir. Tem otoyolundan İzmit’e varınca Kandıra tabelalarını takip edip Kefken’e ulaşabilirsiniz. Konaklamak için yer bulmak oldukça kolaydır. Fakat lüks otel arayışında olanlar için böyle bir konaklama şekli yoktur. Genellikle pansiyonlar mevcuttur. Karadeniz’in geçiş noktası olduğundan, balıkçılık ilerlemiştir.
Kefken zaten balıkçı köyü olarak da bilinir. Değişik balıkların lezzetine bakmak, kendi tuttuğunuz balıklarla daha da zevkli hale gelir. Eski tarihlerden kalma deniz feneri de birçok gemiye hala kılavuzluk eder. Deniz feneri genellikle, Trabzon, Amasra ve Ereğli gemilerine yol gösterir.
Denizinde bol miktarda deniz anası görmek mümkündür. Kefken’de daha çok Ağustos ayında görülen deniz anaları; Eylül ayında pek görülmezler. Yinede denizine girilirken dikkatli olmakta fayda vardır. Kefken’in pembe kayaları da oldukça ünlüdür. Pembe kayalar denizin hırçın dalgaları sayesinde sürekli şekil değiştirirler.
Devamlı kopan parçaları sayesinde; değişik şekillerde oluşumlar meydana gelir. Pembe renkte olan bu kayalar turistler için güzel fotoğraflar demektir. Renginin ve şekillerinin ilginç olması turist sayısını çoğaltır.
8 kilometre uzaklığında Kuzeydoğu yönünde bulunan Kefken Adası da görülmesi gereken yerlerdendir. Kefken’in Kumcağız sahilinde denize girmek ayrı bir zevktir. Kumları o kadar incedir ki; elinizle tutmaya kalkıştığınızda parmaklarınız arasından akıp gider. Bu denli güzel kumsalı olan bir yerde denize girmek, kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Kefken’de askeri kamp bulunur. Askeri kamplar oldukça ilgi görürler.
Hem sahilinin temizliği hem de yapılan hizmet dolayısı ile oldukça revaçtadır. Kefken tatil yöresi anlatıların dışında da güzellikler barındırır. Kafanızı dinlemek adına, anlatılamayan güzelliklerini gözle görmek için geç kalmış sayılmazsınız.
Kefken
22:29

Kefken

Bolu iline 42 km uzaklıkta bulunan Yedigöller, doğanın enfes bir sunumudur.
İnsanoğlunun tahribata daha başlamadığı, birçok doğal güzellikleri barındıran Bolu'nun Kuzeyinde yer alan Yedigöller’e adını veren irili ufaklı yedi adet göl bulunmaktadır. Yeşilin her tonunu barındıran Yedigöller kamp alanı için çok uygundur. Kamp yapmayı seven onlarca insan Yedigöller’de kamp yapmanın zevkine varır.
Üzerinde bulunan göllerin isimleri; Deringöl, Büyükgöl, Seringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl, Sazlıgöl'dür. Yedigöller’de kalınacak yerler sınırlıdır. Kamp alanlarının çokluğu, insanların devamlı kamp yaptığı kanısını da doğurmuştur. Aile ile gidildiğinde kalınacak bungalov tarzı evler bulunur. Bu evlerde kalınmak istenildiği takdirde, daha önceden rezervasyon yaptırmak iyi olacaktır.
Fiyatları ise otel fiyatlarıyla eş değerdir denebilir. Özellikle de yaz günleri turist akınına uğrayan Yedigöller, adeta saklı cennetti andırır. Ormanlık alanına bir çok hayvan kazandırılmaya çalışılmaktadır. Yol üzerindeki tabelalardan da bu durum açıkça görülebilir. Ormanlarına geyikler bırakılmış ve geyik popülasyonunun artması amaçlanmıştır.
Yedi göller'de sabah yürüyüşlerinin tadına doyulmaz. Oksijen açısından çok zengin olan yürüyüş parkurlarında; yaşlı, genç herkes sabah yürüyüşüne çıkar. Sonbaharda yeşilin, kırmızının ve sarının tonlarına bürünen Yedigöller fotoğraf çekme merakı olanlara büyük sürprizler yaratır.
Hiç bir telefon operatörünün çekmediği yerde, dış Dünya ile irtibatı kesip kafanızı dinlemek daha kolay olacaktır. Bu durum dinlenmek isteyenlere tam anlamıyla huzurlu bir tatil sağlar. Yolları her daim yapım aşamasında olduğundan, yolların bozukluğuna dikkat edilmelidir. Bir süre bozuk yolda gidilip yorulduktan sonra, eşsiz bir doğa harikasıyla kucaklaşmak çekilen eziyeti fazlasıyla unutturur. Gülen kayalar ve dilek çeşmesi de Yedi göller’de görülecek güzellikler arasında yer alır.
Yemek yönünden pek gelişmiş bir yer olmadığından, çoğu kişi mangal yapar.Milli parkında insanlar günün stresini atarak, göllerin efsanevi hikayelerini anlatırlar. Yedigöller, herkesin gidip bir daha görmek isteyeceği bir cennettir. Anlatılanlar hayal dünyanıza bir kapı daha açtıysa, muhakkak hayalinizi gerçekleştirin.
Yedigöller
22:53

Yedigöller

Antalya sınırları içerisinde yer alan Kaputaş Plajı Kaş ve Kalkan ilçeleri arasında bulunur. Kaş yolu üzerinden geçerken mola vermek istediğinizde Kaputaş Plajı'nı ziyaret edebilirsiniz.
Kaputaş Plajı’nın kumsalı yok gibidir. Çakıl taşları bol şekilde mevcuttur. Sahili de oldukça dardır. Çevresinde büyük kayalar eşlik eden Kaputaş Plajı’na 2008 yılına Dünya’nın en seksi plajı seçilmiştir. Neye göre seçildiği bilinmese de en büyüleyici plajlardan biri olduğu gerçektir. Uzun merdivenli bir yoldan Kaputaş Plajı’na inebilirsiniz. Plajın el değmemiş olmasının nedeni; 188 basamaktan oluşan merdivenleridir. 
Bu merdivenleri görünce çok şaşırırsınız. Nasıl olurda bu kadar uzun merdiven yolunun altında, böyle bir güzellik olur diye düşünürsünüz. Merdivenlerin başından denize bakınca, gördüğünüz manzara karşısında heyecanlanırsınız. Mavinin her tonunu bir arada görmek, sadece Kaputaş denizine özgüdür. Mavi, turkuaz ve lacivertin tonlarında olan denizine girmek için, o uzun basamakları çok kısa sürede inmeye başlarsınız. 
Denizi oldukça dalgalı olup, sizi her defasında sahile atmak için çabalar. Ayrıca deniz suyu oldukça serindir. Yer altından gelen kaynak suları deniz suyuyla bu noktada karışmaktadır. Her an derinleşen denizine karşı temkinli olmakta fayda vardır. Kaputaş Plajı’na giderken yanınızda şemsiye götürmeniz iyiliğinize olacaktır. Çok sessiz olan bu plajda, bu kadar az insan olmasının sebebi keşfedilmemiş bir güzellik olmasıdır. 
Büyük kayalarının dibinde Güneşten saklanıp, hafif bir öğle uykusuna dalabilirsiniz. Kekik kokuları ile birlikte, denizden gelen dalgalar size ninni söyler adeta. Kaputaş size fotoğraf çekmek içinde güzel görüntüler sunar. Mavinin bu kadar çok tonu içinde fotoğraflayabileceğiniz güzel deniz manzaraları bulabilirsiniz. Bazı zamanlar plajında 10-15 kişilik gezi grupları görmeniz olasıdır. 
Ne zaman giderseniz gidin, bundan daha fazla insan göremezsiniz. Keşfedilmemesi kesinlikle doğallığının korunmasında etkilidir. İnsan elinin değdiği her yer zamanla yapılaşır ve doğallığını kaybeder. Bu durum Kaputaş için geçerli değildir. Sahilinde kafa dinlemek ve size nerede olduğunuzu unutturacak olan Kaputaş’ı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ömrünüzde ilk kez böyle bir deniz göreceğinizi Kaputaş’a ayak basmadan anlayamazsınız.
( 4. fotoğraf Tufan PINAR'a aittir. )
Kaputaş Plajı
23:18

Kaputaş Plajı

İğneada, Kırklareli’nin Demirköy beldesine bağlı eşsiz ormanlarıyla ünlü Bulgaristan sınırı yanındaki saklı cennettir. 
İstanbul’a yaklaşık 3 saat uzaklıkta olan İğneada’nın ayrıca Karadeniz’de kıyısı bulunması sebebiyle denizi biraz dalgalı ve hırçındır. Kendi arabanızla giderseniz, İğneada’nın güzelliklerine daha yakından şahit olursunuz. 
Longoz ormanları çok meşhur olan yere yapılan yolculuk sırasında, yol boyunca size eşlik eden sık ağaçları ile birlikte nasıl bittiğini anlamazsınız bile. Kuşların cıvıltısı ve ormanın yeşilliği sayesinde, tatlı bir tatil başlangıcı yaptığınızın farkına varırsınız. 
Fakat yollarında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Yolları bozuk olduğu için fazla hız yapmak, sakıncalı olacaktır. Hem arabanızı yavaşca sürebilir, hem de geçtiğiniz yolların doya doya tadını çıkarabilirsiniz. İğneada’nın Beğendik köyü de görülmesi gereken yerlerdendir. Kumsalında incecik kumlar bulunur. 
Beğendik sahilinde denize girilmeden dönülmemelidir. İğneada’nın yerli halkının çoğu pansiyon işletmeciliği yapar. Turistik açıdan değere sahip olduğu için, hemen hemen her ev pansiyon işletmeciliğine başlamıştır. Kalacak yer bulmak hiçbir zaman sıkıntı yaşamazsınız. 
Yiyecek olarak alabalığı çok meşhurdur. Bunun yanında lüfer, istavrit ve palamut gibi balıklar yiyerek, İğneada’nın nimetlerinden faydalanabilirsiniz. Ayrıca İğneada’nın denizine bakan kısmında en tepede bir deniz feneri bulunur. Deniz fenerine çıkarken çok sıkıntı yaşayıp, yorulsanız bile, o muhteşem yere ulaştığında buna değdiğini görürsünüz. Yeşilliklere uzanıp, deniz fenerinin altında masmavi denizi seyretmeye doyamazsınız. Hayatınıza yeni bir bakış açısı getiren bu manzara karşısında, hayatınızla ilgili yeni kararlar bile alırsınız. 
O denli güzel bir manzaranın mutlaka görülmesi gerekir. İğneada’ya giden birinin mutlaka Limanköy’e de uğraması gerekir. Limanköy Milli Parkı’na bir gezi düzenleyip, her adımda yeni keşifler yapabilirsiniz. İğne ada son zamanlarda nükleer santral tehdidiyle yüz yüze kalmıştır. 
Fakat zamanında burada yaşayan insanların baskıları nedeni ile, bu istek geriye çekilse de hala gündemde olan termik santral bu harika doğayı mahvedecek gibi duruyor. Eskiden öğretmenler için kurulan çadır kampları şuan yapılmamaktadır. 
Fakat bir insanlık görevi olarak, eskiden orada yaşamış ve şuan yaşayan insanlar, bir araya gelerek nükleer santral kurulumunun önüne geçerek vefa borçlarını ödemişlerdir. Bozulmayan bir doğa alanını görmek için, vakit kaybetmeden İğneada yollarına düşmek için hala geç kalmış sayılmazsınız.
İğneada
22:36

İğneada

İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı bir köy olan Polonezköy şehirden yaklaşık 1 saat uzaklıktadır. Polonezköy ismini, içerisinde yaşayan Polonyalı halkından alır.
Eski adı Adampol olan bu yeşil cennet, insanlara hafta sonunda piknik imkanı sağlar. İstanbul’dan gelen halk, hafta sonları kafa dinlemek ve yeşillikler içinde ruhunu dinlendirmek için burayı tercih etmektedir. Polonezköy’de yaklaşık 5 kilometre yürüyüş parkuru bulunur.
En sonunda ise hayvanat bahçesi vardır. Burada binicilik dersleri verilmektedir. İstanbul’dan gelen turistler, çeşitli aktivitelere katılarak günün yorgunluğunu üzerlerinden atmaya çalışırlar. Bu cennet köşesinde Haziran ayında kiraz festivalleri de düzenlenmektedir.
Hafta sonlarında kahvaltı yapılacak yer listelerinin başında gelen Polonezköy’de yemyeşil ağaçlarla kaplı ormanında mangal keyfi yapmak, insanların en büyük keyfidir. Mangal yapıldıktan sonra, spor amaçlı yürüyüş parkuruna çıkılır. Polenezköy’ün yaşayan halkı çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Fakat son zamanlarda, insanların yoğun ilgisi nedeni ile pansiyon işletmeciliğine yönelmişlerdir.
Mangal keyfi dışında kendinize restoranlarda da yemek için çeşitli alternatifler bulabilirsiniz. Polonezköy’de konaklamak için büyüklü küçüklü pansiyonlar vardır. Her keseye hitap eden pansiyonları ile rahat bir hafta sonu tatili yaparsınız.
İstanbul’a ait bir yer olduğunu idrak etmekte oldukça güçlük çekersiniz. Çünkü karmaşa ve trafikten uzak Polonezköy, ruhunuzu okşar. Bu denli sessizliği rağmen asla canınız sıkılmaz. Ormanında çeşitli hayvanlar görüp, şaşırabilirsiniz.

Sonbaharda fotoğraf makinesini alıp gitmenizde fayda vardır. Yeşil ve sarının uyumunu fotoğraflamak güzel bir hobi için, size muhteşem pozlar sunar. Doğanın içindeki bu eşsiz cennet köşesine, kendi arabanızla gitmeniz önerilir. Yolları biraz virajlı olduğundan, dilediğiniz gibi ilerlemek size daha fazla zevk verecektir. Eğer Polonezköy’e toplu taşıma araçlarıyla gitmek isteyenler için böyle bir imkan bulunmamaktadır.  Yemyeşil ağaçlarının altında, hamakta sallanmadan dönmeyin. Kuş sesleri eşliğinde gözlerinizi kapatarak hamak keyfi yapmak, size inanılmaz huzur verir.
Biraz da olsa ruhunuzu düşünüyorsanız Polonezköy’ü mutlaka ziyaret etmelisiniz. Köylüleri ile iç içe kahvaltı yapmak ve sohbetlerine eşlik etmek, size bir daha gelme hissi yaratacaktır.
Polonezköy
20:55

Polonezköy

İstanbul’un Sarıyer ilçesi sınırları içinde Maslak semtinden Sarıyer tarafına gidiş yönündeki yolun sağ tarafında yer alan Maslak Kasrı, İstanbullular için kahvaltı yapılabilecek dinlenme mekanı olarak öne çıkmaktadır. 
Çadır Köşkü, Mabeyn-i Hümayun,  Kasr-ı Hümayun, Paşalar Dairesi ve limonluk bölümlerinden oluşan Maslak Kasrı’nda Osmanlı padişahı Abdülhamit tuğralarına rastlamak mümkündür. 170 dönüm üzerine kurulu olan çevresi gür ormanlarla kaplı olan Maslak Kasrı, şehrin gürültüsünden izole olmuştur. 
İstanbul’daki iş Dünya’sının merkezlerinden biri olan dev plazaların bulunduğu Maslak’ta bulunan bu tarihi alan, iş stresinden kaçış yer olarak da kullanılmaktadır. İçerisinde çok çeşitli ağaçlara rastlayabileceğiniz yerde uygun fiyat karşılığında brunch keyfi yapabilirsiniz. Maslak Kasrı’na gitmek için özel araçlarınızla Levent’ten Maslak istikametine doğru gittikten sonra Atatürk Oto Sanayi Kavşağı’ndan düz devam edip Parkorman'a gelmeden ilk sağda bulunan yere girmelisiniz. 
Taksim’den Hacıosman’a kadar ilerleyen metroya binerek Atatürk Oto Sanayi durağında inip 50 metre uzaklıktaki Maslak Kasrı’na ulaşmanız mümkün. Bunun yanında Beşiktaş ve Zincirlikuyu Metrobüs durağı yönünden geçen 29D, 25T, 29C numaralı İETT otobüsleriyle yine aynı durakta inerek gidebilirsiniz. 
Çocuklarıyla gelecekler için çocuklarınızın vakit geçirebileceği park aletlerinin de bulunduğu Maslak Kasrı’nda kamelya ve muz ağaçlarına da rastlamak mümkün. Şehrin merkezinde sessiz bir ortamda güzel vakit geçirebileceğiniz Maslak Kasrı, kahvaltı için gidilmesi gereken yerlerden.
Maslak Kasrı
20:12

Maslak Kasrı

Bozcaada, Çanakkale’nin bir ilçesi olup, Türkiye’nin üçüncü büyük adasıdır. Ege’nin adeta incisi olan Bozcaada’nın rengi karşıdan boz gözükür.
Karşıdan görüldüğünde size çok ufak bir ada izlenimi verebilir. Fakat bu durum tamamen bir yanılgıdır. Bozcaada’da o kadar çok yapacak şey vardır ki, hafta sonu yapacağınız bir gezi bile yeterli olmaz. Ada, üzüm bağları ve şaraplarıyla çok meşhurdur. Yol boyu üzüm bağlarına rastlarsınız. Çeşit çeşit şarapları tatmak ayrı bir zevk verir insana. 
Her sene bağ bozumu şenlikleri yapılır. Adanın içerisinde, Rum ve Türkler bir arada yaşarlar. Evlerin çoğu beyaz ya da mavi boyalıdır. Kendinizi hayal dünyasında sanacak kadar güzeldir sokakları. Arnavut kaldırımları ile meşhur sokaklarında yürümek ayrı bir zevkdir. Yazın ortasında asla terlemezsiniz. 
Bozcaada yaz mevsiminde bile serin veya ılıktır. Gelen tatilciler genelde İstanbul ve Çanakkale dolaylarından gelirler. Bozcaada elektriğinin çoğu burada bulunan rüzgar güllerinden sağlanır. Rüzgar güllerine bakılarak güneşin batışını seyretmek müthiş zevklidir. Ellerine şarap kadehi alıp, her gün bu manzarayı seyretmek için gelen onlarca turist bulunur. Ayrıca görülmesi gereken en güzel yerlerden biride Bozcaada kalesidir. 
Bu kaleyi gezmek ve denizin güzelliğini bu kaleden seyretmek doyumsuz gelir insana. Yakınında bulunan Gökçeada gibi senizi genelde soğuk ve serindir. Meşhur sahilleri; ayazma plajı, akvaryum plajı, habbele plajı, geyikli sahilidir. Ayazma plajının sahili eşsizdir. İncecik kumu ve dibi görülebilen bir suyu bulunur. Burada her gün denize giren insan güne dinç başlar. Bozca ada balık restoranları ile çok ünlüdür. 
Deniz kenarında bir lokantaya girip balık ve rakı eşliğinde günü uğurlayabilirsiniz. Bozcada’da domates reçeli de adaya özel muhakkak tadılması gereken lezzetlerden. Bozcaada’ ya özgü bu lezzetin başka hiçbir yerde benzeri bulunmaz. Bozcaada’ya ulaşmak için Çanakkale ilinin merkezinden 1 saat  süren gemilerle veya Çanakkale’nin ilçesi olan Ezine’nin Geyikli Beldesi’nden 30 dakika süren gemileri kullanabilirsiniz. 
Bozcaada’nın kendine has güzellikleri ve insanlarının içtenliği görülmeye değerdir. Sizde bir gün gidip, oradan ayrılırken tekrar geri gelmek üzere söz verirsiniz kendinize.
Bozcaada
23:03

Bozcaada

Şile İstanbul’un Anadolu yakasında Karadeniz ve Kocaeli’ne komşu bir ilçesidir. Son zamanlarda hızlı ilerleyişi ile, özelliklede İstanbullu yerli turistlerin uğrak yeri olmuştur. 
İstanbul’a şehir merkezine 60 km uzaklıktadır. İstanbul’dan Şile’ye ulaşmak son derece kolaydır. Üsküdar Harem’den kalkan 139 numaralı halk otobüsleri sizi Şile’ye ulaştırır. Tepeüstü’nden hareket eden 139T numaralı otobüslerle de Şile’ye ulaşmak mümkündür. Ağva tarafından da Şile'ye yarım saatte ulaşabilirsiniz.
Şile, en çok şile bezi ile ünlüdür. Şile bezi yapım aşamasında sahile serilir. Sahil rüzgarı ile birlikte kurumaya bırakılır. Bir rivayete göre Şile’den esen rüzgarın bu bezleri o şekle soktuğu söylenir. Özelliklede Şile bezi üzerine yapılan el emeği dokumalar çok değerlidir. Bu yüzden biraz pahalı olsa da, yaz günleri bedeninizi asla terletmez. Bunun yanında Şile sahili dünyada en uzun ikinci sahile sahip olması ile ünlüdür. 
Aynı zamanda Şile Feneri’de bu ünvana sahiptir. Şile’nin sahilinde yürüyüş yaparak stres atabilir ya da güneşlenebilirsiniz. Özellikle sıcak yaz aylarında serinlemek için günübirlik tercih edilecek, insanların plajların akın ettiği yer olan Şile'de denize girilecek en çok tercih edilen yerlerden biride Ağlayan Kaya’dır. Denizi çok hırçın olduğundan muhakkak dikkatli bir şekilde davranılmalıdır. Denizin bazı yerlerinde ani derinliklere rastlanır. 
Şile’deki diğer plajlara örnek olarak Kumbaba Plajı, Uzunkum Plajı diğer adıyla Aqua Beach Club ve Ayazma Plajı verilebilir. Acıktığımızda Şilede ne yiyebiliriz diye düşünmeye hiç gerek duyulmaz. Denizi olan yerde her türlü balığı yiyerek karnınızı doyurabilirsiniz. Şile’nin görülmesi gereken yerlerinden olan Şile Feneri’ne akşam gidildiğinde sizi adeta büyüler. 
Parlak ışıklar saçan fenerin altında, denizin sesiyle birlikte bir bütün olur, saatler nasıl geçer hissetmezsiniz. Bütün gece denizi seyreder ve fenerin etkisi ile derin hayallere dalarsınız. Şile feneri aynı zamanda Türkiye’nin en büyük feneridir. Şile halkı geçimini pansiyon ve hotel işletmeciliğinden sağlar. Ayrıca balıkçılık da Şile’de bol miktarda yapılan bir iş koludur. Turizm işletmeciliğinin önem kazanmasındaki faktör İstanbul’a yakın olmasıdır. Şile’de bulunan Kavala Parkı da oldukça meşhurdur. 
Deniz fenerinden yayılan ışıklar eşliğinde kavala parkında yorgunluk atmak tatilcileri oldukça cezp eder. Kısacası Şile’nin her türden tatil anlayışına sahip insanlar için, ayrı bir köşesi vardır. Bu köşelerden birinde sizde huzurla dinlenmek isterseniz Şile’yi tercih edebilirsiniz.
Şile
00:05

Şile

Gökçeada, Çanakkale’nin Ege Denizi’nde bulunan adalardan ve ilçelerinden biridir. Ege denizinin kuzey batısında bulunur.
Gökçeada tam bir tatil yöresidir. Hemen hemen her türlü su sporu yapılır. Özelliklede rüzgar sörfü ve serbest dalış sporlarıyla genç nüfusun dikkatini çekmektedir. Gökçeada’ya ulaşım, İstanbul’dan oldukça kolaydır. Araçla Kabatepe limanına gidilip, oradan feribota binilerek 1 saat içerisinde Gökçeada’ya ulaşılır. 
Gökçeada zamanında birçok devlete kucak açmış tarihi bir beldedir. Grek kültüründen izler taşır. Hatta bazı köylerinde hala Rumlar bulunmaktadır. Türklerle bir arada uyum içerisinde yaşayan Rumların buradaki taşınmaz mülkleri bulup, Gökçeada eski Rum evleriyle de dikkat çekerler. Manastır ve kiliseleri de bu tarihi yapıların içerisinde yer alır. Gökçeada’yı bir gün içerisinde bisikletle gezebilirsiniz. 
Birçok bisiklet kiralayacak yer bulunurken, kiralayabileceğiniz motosikletle de Gökçeada’da keşfe çıkabilirsiniz. Yollarında gezerken her yerde çeşme görebilirsiniz. Bu çeşmelerden su içip, tarihi güzellikleri izlemeye devam edebilirsiniz. İrili ufaklı birçok köyü bulunan Gökçeada, bazı köyleri ile daha fazla öne çıkar. 
Bademli köyü muhteşem manzarasıyla adeta sizi kendine hayran bırakır. Köyün içinde bulunan çınar ağacına sırtınızı dayayıp bütün dünya ile iletişiminizi kesersiniz. Zeytinli köyü de bu güne kadar güzel bir şekilde korunmuş köylerinden biridir. Gökçeada’da bulunan Tuz gölünün içinde çamur banyosu yaparak, rahatlamış bir beden ile karnınızın ne kadar acıktığını fark edersiniz. Gökçeada bu durumda size birçok alternatif sunar. 
Çeşitli balıkların geçiş noktası olduğu için, çoğu balığın tadına bakabilirsiniz. Gökçe Ada'nın özelliklede kaya levreği çok meşhurdur. Mercan, istavrit ve kefal gibi, birçok türün bir arada bulunabileceği bir balık cennetidir. Halkı balıkçılıkla uğraşırken, aynı zamanda üzüm yetiştiriciliği büyük önem taşır. 
Şarap ve pekmez yapımında önemli bir yeri olan Gökçeada üzümü oldukça lezzetlidir. Efibadem kurabiyesi ve karadut dondurması da tadılmadan dönülmemesi gereken lezzetlerdendir. Bir çok av hayvanını da bünyesinde bulunduran Gökçeada, av sezonlarıyla da avcılara avlanma imkanı tanır. 
Gökçeada’nın tarihi ve sosyal konumu gün geçtikçe birçok turist çekmektedir. Komşusu olan Bozcaada gibi fırsat bulduğunuz an gidip muhakkak görmeniz gereken yerlerden. Sizde Gökçeada’nın güzelliklerini keşfedin.
Gökçeada
21:55

Gökçeada

Gezilecek Yerler