Kınalıada İstanbul’a en yakın ve en Kuzey’de bulunan Prens
Adası olup, adaların içinde büyüklük bakımından
Burgazada'dan sonra gelip dördüncü sıradadır.
Tepesinde
bulunan televizyon yansıtıcılarıyla da tanınan İstanbul’da nefes alabileceğiniz
sessizliğe dalabileceğiniz bir yerdir. Eski günlere nazaran
Kınalıada’ya gelen
ziyaretçi sayısı azalsa da, özellikle yaz aylarında iskele yanında denize
girilebilecek yer bulmak zordur. Ücretli birçok tesis ve plaj bulunmaktadır.
Kumluk Plajı ve
Kamos Beach Club bu işletmelerden örneklerdir.
Diğer
Prenses Adaları’nda olduğu gibi faytonla ulaşımın olmadığı Kınalıada’sını
yürüyerek yaklaşık yarım saatte tamamını dolaşabilirsiniz. İkamet edenlerin
çoğunu Ermeniler’in oluşturduğu adaya hafta sonu İstanbul’dan günübirlikçiler
akın etmektedir. Ada halkının bu günübirlikçilerden rahatsız olduğu aşikardır. Denize
girmek, piknik yapmak için birçok alanın bulunduğu ada hafta sonlarında oldukça
kalabalıktır.
Kınalıada’da konaklayabileceğiniz birkaç pansiyon ve balık
yiyebileceğiniz güzel restoranlar bulunmaktadır. Yaz aylarında kontrolsüz
kalabalığı Kış aylarında derin sessizlik takip etmektedir. Adada ulaşım sadece bisikletle veya yürüyerek
sağlanmaktadır. Çok seyrek aralıklarla da olsa belediyenin minibüslerine
binebilirsiniz ama iskeleye dönmeniz için yine yürümeniz gerekmektedir.
Kabataş’tan
hareket eden vapurlarla 1 saatte, deniz otobüsleriyle 40 dakikada, Bostancı’dan
hareket eden motorlarla ise 30 dakikada
Kınalı Ada’ya varabilirsiniz. İstanbul'dan kalkan vapur ve motorların ilk uğradığı veya önünden geçtiği ilk ada olması sebebiyle yolcuların istinasız en az bir fotoğrafını çektiği
Kınalıada şehre
yakın, kaçamak yapılabilecek yerlerin arasında bulundurulması gereken,
bozulmayan doğası ve insanlarıyla hep böyle alternatif kalacak gibi
görünmektedir.Karşısında
Caddebostan Plajı'nın yer aldığı ada özellikle yaz aylarında ziyaretçi çekmektedir.