Gidilecek mekanlar, gezilecek yerler, gezilmesi gereken yerler, gidilecek mekanlar, görülmesi gereken yerler, istanbulda gezilecek yerler hakkında bilgiler
Pages - Menu
▼
Telli Baba Türbesi
Sarıyer ile Rumeli Kavağı arasında Rumeli Kavağı’nın 31. Bayırına gelmeden sağda bulunan Telli Baba Türbesi gelin ve damat adaylarının akınına uğramaktadır. Hakkında birçok rivayet bulunan Telli Baba Türbesi’nin içerisindeki mezarın üzeri tellerle kaplıdır.
Telli Baba Türbesi’ne gelen evlilik adayı gelin ve damatlar bu tellerden bir tane alırlar. Eğer evlendikleri vakitte bu telleri geri getirirler. Bu sirkülasyon devam etmektedir. Aslında bir rivayete göre Telli Baba diye adlandırılan zat, önceleri Telli Gelin olarak adlandırılıyordu. Çünkü rivayete göre orda yatan kişi ermiş bir gelindir. Bundan dolayı sadece gelinlerin gitmesi gerekse de Telli Baba Türbesi’ne, damatlar da gitmektedir. Bunun nedeni buraya giden çiftlerin sağlıklı çocuk Dünya’ya getireceği inancıdır.
Başka bir rivayete göre Telli Baba Türbesi’nde yatan kişi orduda imamken ölmüş olan bir kişidir. Hastalıklı olan bir kızın rüyasında, şuan ki Telli Baba Türbesi’ni o kişinin mezarı olarak görür ve bu olaydan sonra kız iyileşir. O günden bu güne genç kızlar bu türbeye akın etmektedir. Birçok rivayetle birçok hikaye üretilebilecek olmasına rağmen akın akın insanların geldiği Telli Baba Türbesi’nde gelinlik ve damatlıklı insanlarla karşılaşmaktasınız.
Telli Baba Türbesi’ne gitmek için Sarıyer’den kalkan Rumeli Kavağı minibüslerine veya, Hacıosman metro durağından kalkan 25A numaralı otobüslerle Rumeli Kavağı’na varmadan sondan ikinci durakta inerek gidebilirsiniz. Özel araçlarıyla gelecek olanlar Sarıyer İDO İskelesi’nden sonra sağa dönerek Rumeli Kavağı yoluna sapabilirler. Zaten yol üzerinde tabelayla karşılaşacaksınızdır.
Galata Kulesi
İstanbul’un Karaköy sırtlarında Galata semtinde bulunan Galata Kulesi, yerden 70 metre yüksekliğiyle Haliç’ten İstanbul Boğazı’na geniş bir açıda ziyaretçilerine İstanbul manzarası izleme imkanı sunmaktadır. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin ilk uçuş denemesini bu kuleden yapıp Üsküdar’a kadar uçmuştur.
Konum itibariyle eski İstanbul diye adlandırılan Haliç bölgesini cepheden ve tepeden gören bu Galata Kulesi İstanbul aşıkları için İstanbul’u izleme olanağı vermektedir. Galata Kulesi’ne ulaşım Taksim’den İstiklal Caddesi’nden yürüyerek veya tramvayla Galata semtine gidip kulenin tepesini görerek kuleye vararak,
Eminönü tarafından finikülerle Karaköy durağında inip Karaköy Bankacılar Caddesi’nden yukarı doğru yay olarak tırmanarak veya Dünya’nın en eski 2. metrosu özelliği taşıyan Sultan İkinci Abdülhamit Han tarafından yaptırılan Karaköy ile Beyoğlu’nun birleştiren nostaljik tünelledir. Tünel ücreti son yapılan fahiş zamla birlikte 2,5 Türk Lirası olmuştur.
Eminönü tarafından finikülerle Karaköy durağında inip Karaköy Bankacılar Caddesi’nden yukarı doğru yay olarak tırmanarak veya Dünya’nın en eski 2. metrosu özelliği taşıyan Sultan İkinci Abdülhamit Han tarafından yaptırılan Karaköy ile Beyoğlu’nun birleştiren nostaljik tünelledir. Tünel ücreti son yapılan fahiş zamla birlikte 2,5 Türk Lirası olmuştur.
Özellikle yaz akşamları ay ışığıyla birlikte size harika bir ortam yaratan Galata Kulesi, gündüz manzarasıyla da İstanbul’a tepeden baktırabiliyor. Kız Kulesi gibi panoramik bir bakış sağlayan Galata Kulesi üzerinden bir tur atarak İstanbul’un büyük bir kısmını görebileceksiniz.
Tarih koklayarak muhteşem manzarayı seyrederken balkonda bulunan işletmeden içecek veya yiyeceğinizi alabilirsiniz. Ayrıca muhteşem manzarayı canlı olarak İstanbul Canlı Mobese Kameraları'ndan izleyebilirsiniz. Osmanlı, Bizans ve Cenevizlilere tarihte ev sahipliği yapan Galata Kulesi’nin giriş ücreti yerli turistlere 5 lira, yabancı turistlere ise 10 liradır. İstanbul’un sembollerinden biri olan Galata Kulesi’ne çıkıp İstanbul’u bir de buradan izlemenizi tavsiye ederim.
Gülhane Parkı
İstanbul’un Fatih ilçesinde Sirkeci sırtlarında bulunan Tanzimat Fermanı’nın okunduğu yer özelliği taşıyan Gülhane Parkı İstanbullular için dinlenme yerlerinin başında gelmektedir. Topkapı Sarayı ve Sarayburnu arasında kalan bu güzel yere Kabataş Bağcılar tramvayıyla Gülhane durağında inerek ulaşabilirisiniz. Her mevsim gidilip dinlenilecebilecek bir yer olan Gülhane Parkı’nda sonbaharda sararan yaprakların yarattığı renk cümbüşü görülmeye değerdir. İlkbaharda ise artık geleneksel olarak düzenlenen Lale Festivali nedeniyle rengarenk bir görüntüye bürünen renkgarenk Gülhane Parkı, Emirgan Korusu gibi olmasa da bu festivalin en iyi şekilde geçirileceği yerler arasındadır.
Harika bir boğaz
manzarası eşliğinde önünüzde Kız Kulesi, sol tarafınızda Tophane sağ
tarafınızda Marmara Denizi, sırtınızda Topkapı Sarayı, sol çağrazınızda Boğaz
Köprüsü bulunan konumda çayınızı yudumlayabilir, İstanbul’un eşsiz güzelliğine
bir kez daha şahit olabilirsiniz.
Bitki fotoğrafı çekmek isteyenlerin Lale
Festivali zamanında Gülhane Parkı’nın sunduğu imkanlardan oldukça
yararlanacaklardır. Yaklaşık 15 dakikalık bir sürede yürüyerek Gülhane Parkı’nın
her yerini gezme imkanınız vardır ama oturup yeşilliğin tadını çıkarmanızı
öneririm. Genellikle bazı çiftler yeşilliğin tadını çıkarmak yerine ıssız
ortamın tadını çıkarırken başkalarına değişik pozlarda yakalansalar da bu
olumsuzluklar sizi bu güzel yere gitmemeniz için alı koymamalıdır.
Emirgan Korusu
Sarıyer ilçesinde bulunup İstanbulluların dinlenme yerlerinden biri olan Emirgan Korusu bezenmiş olduğu lalelerle diğerlerinden ayrılmaktadır. Araçların ücretli girebildiği Emirgan Korusu’na sabah erkenden gidilmeli, öğle kalabalığına kalınmamalıdır. Emirgan Korusu’na özel araçlarıyla gitmek isteyenler sahil yolundan geleceklerse Beşiktaş yönünden Emirgan’a geldiklerinde Sakıp Sabancı Caddesi’nde soldan tabelaların yönlendirmesiyle, İstinye tarafından gelecekler ise, İstinye Bayırı’na girmeyip Tormak Burnu’nu geçtikten sonra düz devam ettiklerinde sağdaki tabelalarla Emirgan Korusu girişine ulaşabilirler. 0 ile 2 saat arası için 5 lira olan otoprak ücreti 2 ile 4 saat arası içinse 10 liradır.
Toplu taşıma araçlarıyla ulaşmak isteyenlerse İstinye, Bahçeköy, Sarıyer yönünden 25E, 42T, 40T numaralı otobüslerle, Kabataş yönünden gelmek isteyenler 25E, 40T, 22RE numaralı otobüslerle, Mecidiyeköy yönünden gelmek isteyenler 29Ş numaralı otobüsle, Zincirlikuyu yönünden gelmek isteyense 40B numaralı otobüslerle ulaşabilir.
Papağanlar, sincapların mesken tuttuğu İstanbul’un rahat nefes alınabilecek, dinlenilebilecek yerlerinden biri olan Emirgan Korusu içerisinde Pembe Köşk, Sarı Köşk, Beyaz Köşk isimlerinde 3 köşke ev sahipliği yapmaktadır. Lale Festivali’nin başlamasıyla birlikte rengarenk lalelerin donattığı alanları görmelisiniz.
Gelenlere huzur bulduran yer olan Emirgan Korusu’nda maalesef mangal da yapılabilmektedir. Yıldız Parkı’ndan daha küçük alana sahip olan Yıldız Parkı’ndaki gibi dik yokuşlara sahip olmasa da tırmanışı biraz zahmetlidir. Tertemiz havayı soluyarak kalori yakmak isteyenlerin uğrak yeri olan Emirgan Korusu’na bitki fotoğrafçıları da lale cümbüşünden faydalanmak için akın etmektedir.
Sincaplarla fotoğraf çektirmek, şehrin gürültüsünden kaçmak, sevgilinizle güzel bir yürüyüş yapmak için ideal bir yer olan Emirgan Korusu size her mevsim farklı güzellikleriyle ev sahipliği yapmaya hazır. Yeter ki İstanbul’un bu güzel yerlerinin kıymetini bilelim.
Kız Kulesi
İstanbul’da mutlaka gidilmesi gereken yerlerden biri olan Kız Kulesi, Üsküdar Salacak semtinde Üsküdar’da Bizans Dönemi'nden kalan tek yapı olarak özelliğini korumaktadır. İstanbul’un simgelerinden biri olan, her gün yüzlerce yerli, yabancı turiste ev sahipliği yapan Kız Kulesi sahip olduğu manzarayla gelenleri büyülemektedir. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Galata Kulesi, Galata Köprüsü gibi tarihi yapıları aynı anda buradan görebileceksiniz.
Kız Kulesi'ne Avrupa Yakası’ndan gitmek için Kabataş’tan veya Ortaköy’den kalkan teknelerle ulaşabilirler. Beşiktaş’tan Üsküdar’a motorlarla ulaşıp Üsküdar İskelesi’nden 10 dakikalık yürüyüş sonrasında ulaşılan Salacak’tan kalkan teknelerle de gidebilirler.
Anadolu Yakası’ndan tek ulaşım Kız Kulesi’nin 50 metre ötesinden Salacak’tan kalkan teknelerledir. Öğrenciler için 10, yetişkinler için tekne ücretinin 15 olduğu Kız Kulesi'nden dönüş yolunda ücret ödemiyor ve istediğiniz yere giden tekneye binebiliyorsunuz.
İstanbul Boğazı 360 derece görebilen bir konumda olan Kız Kulesi’nden tarihi yarımadayı Marmara Denizi girişini degörebilmektesiniz. Kıyıdan 50 metre uzaklıkta olan Kız Kulesi’nin tepesinden denize bakıldığında kulenin önceden yıkılmış parçaları da görülebilmektedir.
Önceden gemi geçişler Kız Kulesi ile Anadolu Yakası arasından sağlanmaya çalışılırken Avrupa Yakası’ndan Kız Kulesi’ne bağlanan çelik halat Kız Kulesi’ni Avrupa Yakası’na doğru yıkmıştır.
Kız Kulesi’nin altında bulunan restoranda loş bir ortamda güzel bir yemek yiyebilirsiniz. Restoranın yemekleri pek iyi değildir. Kulenin üzeriden çay kahve içebileceğiniz bir işletme bulunmaktadır fakat fiyatlar biraz pahalıdır. Sevgiliyle gidilmesi gereken yer olan Kız Kulesi’de haftada ortalama 6 evlenme teklifi yapılmaktadır. İstanbul’un en güzel mekanlarından birine İstanbul’a uğradığınızda veya İstanbul’daysanız kesinlikle gitmenizi öneririm.
İstanbul Sapphire Seyir Terası
Avrupa’nın en yüksek binası olma özelliği taşıyan İstanbul Sapphire’in en üst katında bulunan seyir katının yerden yüksekliği 261 metredir. İstanbul’u başka hiçbir yerden bu kadar güzel göremeyeceğiniz büyüleyici bir manzaraya sahip olan İstanbul Sapphire Seyir Terası’ndan İmralı Adası, Bursa bile görülebilmektedir. Karadeniz’le Marmara Denizi’ni aynı anda görebilme imkanı bulabilirken, maalesef İstanbul’un çarpık yapılaşmasına tanık olacaksınız. Bir yandan yeni yapılan 3. köprünün inşaatını görebilirken diğer yandan Ayasaofya ve Sultan Ahmet Camii'ni görebileceksiniz. İstanbul Sapphire Seyir Terası’na gitmek için İstanbul metrosu olan Taksim – Hacıosman metro hattında 4. Levent durağında inip, metro çıkışından doğrudan İstanbul Sapphire Alışveriş Merkezi’ne girebilirsiniz. Beşiktaş veya Zincirlikuyu’ndan gelmek isteyenlerse 4. Levent’ten geçen birçok İETT otobüslerini kullanabilirler. Benim tavsiyem İstanbul Sapphire Seyir Terası’na çıkmak için fırsat sitelerinden yararlanmanız.
Kapıda kişi başı 15
lira bilet parası vermeniz gerekmektedir. Fırsat sitelerinde aynı ücrete 2
bilet alma şansınız olabiliyor. İstanbul Sapphire’e vardığınızda Seyir
Terası’na çıkmanız için asansör kullanacaksınız. Onun öncesinde fotoğrafınız
çekiliyor. O fotoğraf yukarıda arkasında İstanbul manzarası yerleştirilerek
size satılmak istenecek. Poz verirken iyi hazırlanmalısınız. İstanbul Sapphire
Seyir Terası’na ulaşmak için kullanılan asansör saatte 20 kilometre hızla
gitmektedir. Asansörden çıkınca İstanbul ayaklarınızın altında olacak. Binaları
kibrit kutusu, insanları karınca gibi göreceksiniz. İster cam arkasasından
ister balkondan manzaraya tanık olabilecesiniz. Teras çok rüzgar aldığından
terasa çıkmadan önce sıkı giyinmelisiniz. Gündüz ve gece birbirinden güzel
manzarası olan İstanbul Sapphire Seyir Terası’nda bozuk parayla çalışan
dürbünler de mevcuttur. Terasta bulunan kafeteryada bir şeyler yiyip içebilirsiniz
fakat fiyatlar dışarıya göre biraz pahalıdır. İstanbul sevdalıları bir de
İstanbul Sapphire Seyir Terası’nda
İstanbul’la baş başa kalmalılar.
Veliefendi Hipodromu
Veliefendi Hipodromu İstanbul’da Bakırköy ve Zeytinburnu ilçeleri arasında bulunan at yarışlarının yapıldığı bir mekandır.
Yarış severlerin sıklıkla ziyaret ettikleri, yarış pistinin yanı sıra bir de çok geniş bir piknik alanına sahiptir Veliefendi Hipodromu. İçerisinde 5 çeşit farklı tribün vardır. Tribünlerin fiyatı en az 1, en fazla 70 tl arasında değişmekte. Çevre ilçelerden, okullardan piknik amaçlı gelen ziyaretçilerin sayısı da bir hayli fazla. Özellikle 2009 yılında yapılan bakım çalışmalarından sonra çehresi önemli ölçüde değişen Veliefendi Hipodromu’nda yapılan ışıklandırmalar sayesinde artık akşamları da at yarışları yapılmaktadır.
Mutlaka gidilmesi gereken mekanlardan birisidir. Hem mekanın atmosferi, hem atların performansı gerçekten görülmeye değer. İstanbul Avrupa yakasında oturanların rahatça ulaşacağı, piknik amaçlı da gidilebilecek mekanlara güzel bir alternatiftir. Metrobüs veya Kabataş tramvayına bindikten sonra Zeytinburnu durağında inerek hemen durak önünden kalkan minibüsleri veya taksileri kullanarak 5 dakika içerisinde Veliefendi Hipodromu'na ulaşmanız mümkün.
Yürüyerek de 15 dakika mesafede. Bakırköy’den gelecekler için; meydandaki otobüs durağının arkasından kalkan minibüslerle ulaşım sağlanabilir. Hipodroma giriş erkekler için 2 tl, bayanlar için 1 tl. Yakın çevrede benzer amaç için Röne Park'a da göz atabilirsiniz.
Kartepe
2004 yılı itibariyle resmen kış turizmine açılan, The Green Park Resort adlı 5 yıldızlı tesisin hizmete başladığı toplam 42 km uzunluğunda 15 pistin bulunduğu bir kayak merkezi. İstanbul’a yakınlığı nedeniyle günübirlik gidilebilecek bir mekan.
İstanbul’a 100 km, Ankara’ya 320 km, İzmit’e 15 km mesafe uzaklıkta. Maşukiye -Kartepe arası 17 km mesafede. İstanbul’dan ulaşım; TEM otoyolundan İzmit istikametine gidiliyor, İzmit doğu gişelerinden sonra Adapazarı istikametine dönün. Sapanca ayrımından girdikten yaklaşık 6 km sonra Maşukiye’de olacaksınız. Tabelaları takip ederek Maşukiye’den Kartepe’ye ulaşabilirsiniz. İstanbul Maşukiye arası yaklaşık 1.5 saat sürmekte.
Otobüs ile ulaşım için; İzmit’e gelen otobüs firmaları ile İzmit otogarına gelmeden İzmit şehir merkezinde inip Maşukiye minibüsleri ile ulaşmanız mümkün. Tesise ait açık ve kapalı otoparklar mevcut. Otopark ücreti 5 tl. Kartepe’ye çıkarken birkaç farklı noktada kayak takımı kiralayacağınız gibi otelin içinde de kiralama imkanınız var. Fakat sizlere tavsiyem bu ekipmanları Maşukiye’den almanız. Pazarlıkla çok daha uygun fiyata kiralayabilirsiniz.
Tesiste dolap kiralama ücreti 20 tl. Haftasonu sınırsız telesiyej ücreti 80 tl. Bir tur bilet fiyatı 5 tl. 5 farklı alanda teleferik hizmeti veriliyor. Telesiyeje binip bulutların üzerinde bir yolculukla Geyik Alanı tesisine gitmeniz yaklaşık 10 dakika sürüyor. Yalnız bunun fiyatı diğer teleferiklere göre biraz daha pahalı. Kişi başı 25 tl.
Geyik Alanı’nda zirve noktasındasınız, sis yoksa eğer harika bir manzara var etrafınızda. Burada bir tesis de mevcut, sıcak içeceklerinizi içerken bir yandan da karla kaplı doğa harikasının tadını çıkarabilirsiniz. Sapanca Gölü’ne hakim aynı zamanda. Tekrar telesiyeje binerek dönmeniz gerekiyor. Yalnız telesiyejler kapalı olmadığından, soğuk havayla sürekli temas halinde olacaksınız. Zaman zaman -20 yi bulan hava sıcaklığını göz önünde bulundurarak çok sıkı giyinmenizi tavsiye ediyorum. Yanınızda mutlaka kar maskesi, şapka, kar gözlüğü bulundurun.
Kartepe'de bulunan telesiyejler, manzarayı 20-30 metreyi bulan yükseklikten seyretmenizi sağlasa da güvenlik açısından çok sakıncalı bulduğumu belirtmeliyim. Telesiyejden sorumlu güvenlik görevlileri çok ilgisiz ve gerekli bilgilendirme yapılmadan bindiriliyor insanlar telesiyejlere. Telesiyejin arka kısmında bulunan korunağı görmeden önü açık bir şekilde gitmek durumunda kalan bir hayli insan düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Bunun yanı sıra tesiste bir de kızak kayma pisti var, bu piste gidebilmek için telesiyej kullanmak gerekmiyor. Tek veya çift kişilik bir kızağın saatlik kiralama bedeli 20 tl. Burası da son derece tehlikeli bir mekan. Tepeye çıkmak 10 dakikayı alıyor, burada bir teleferik sisteminin olmaması büyük eksiklik. Kayarken yukarı çıkanlara çarpmak çok olası. Bu da bazı yaralanmalara davetiye çıkarabilir doğal olarak.
Kayak pistleri de acemiler için çok tehlikeli. Pistlerde kaymasını bilene rastlamak çok zor. Çok sayıda çocuk ve acemilerin olması da kayak yapmayı zorlaştırıyor. Pistler özellikle acemiler için çok tehlikeli geçişlere sahip. Korunaklar yok denecek kadar az. Pist yapımında yeterli önlemlerin alınmadığını söylemek mümkün.
Kayak yaparken her an bir ağaca yapışabilirsiniz, ya da kendinizi uçurumdan aşağı süzülürken bulabilirsiniz. Artıları olduğu kadar eksilerin de bolca bulunduğu bir mekan Kartepe. Günün en keyifli tarafı; dondurucu soğukta yapılan bir çok eğlenceli aktiviteden sonra tesisin giriş kısmında bulunan kafelerde sucuk-ekmek yemek olsa gerek.
Kartepe'de yemek fiyatları da tesisin genelinde olduğu gibi standartların bir hayli üzerinde. Tesiste sucuk ekmek 15 tl. Yabancı içecekler ise bir hayli pahalı. Otele gidiş yolu üzerinde bulunan küçük tesislerde, kayak merkezinin yanındaki tesislerden çok daha uygun fiyata yemek yiyebilir, közde pişirilen Türk kahvenizi yudumlarken bir yandan da kocaman sobanın etrafında ısınabilirsiniz. İstanbul'a yakınlığı nedeniyle kayakçıların çokça tercih ettiği yer olan Kartepe özellikle günübirlik turlar için vazgeçilmez bir yer.
Fethi Paşa Korusu
İsmini Osmanlı vezirlerinden birinin isminden alan Fethi Paşa Korusu İstanbul Anadolu Yakası’nda İstanbul’lulara huzur veren, dinlendiren bir yer olarak karşımıza çıkıyor.
İçerisinde İBB’ye bağlı içkisiz bir restaurant bulunan Fethi Paşa Korusu’nda çok uygun fiyatlara hizmet alabilirsiniz. Ayrıca koru içerisinde Dilruba Restaurant vardır. Ağaçların arasından anı zamanda boğaz manzarasının izlenilebildiği Fethi Paşa Korusu’nda Güneş batımını mutlaka izlemenizi öneririm. Hafta sonları oldukça kalabalık olan koru, hafta içleri tam aksine sessiz sakin ve boştur. Dik bir yamaç boyunca kurulu olan Fethi Paşa Korusu deniz seviyesinden başlayıp 85 metre yüksekliğe kadar uzanmaktadır.
Fethi Paşa
Korusu’na Avrupa Yakası’ndan gitmek için öncelikle motorlarla Beşiktaş, Kabataş,
Eminönü’nden Üsküdar’a ulaşılmalı, daha sonra Paşalimanı caddesi’nden 10-15
dakika yürüyerek yada aynı güzergahtan geçen Üsküdar İskelesi yanından geçen
birçok İETT otobüsüyle 2 durak ötedeki Paşalimanı Durağı’nda inerek deniz
seviyesinden 85 metre yüksekliğe kadar zorlu ama manzaralı bir tırmanış sizi
beklemektedir. Üst taraftan 2 girişi de bulunmaktadır.
İçerisinde koşu parkuru
ve basketbol sahası da bulunan Fethi Paşa Korusu’nda maalesef sincap
bulunmamaktadır. Ergüvan ağaçlarının mis kokusuyla manzara keyfini süreceğiniz Fethi
Paşa Korusu’na sevgiliyle, aileyle güzel bir kahvaltı yapabilirsiniz. İstanbul’un
gidip görülmesi gereken koruların başında ve şehrin göbeğinde bulunan Fethi
Paşa Korusu’na kesinlikle gitmenizi öneririm.
Fujifilm FinePix AV100 Test Footage from Olaganustu Yeteneksiz Sair on Vimeo.
Akdamar Adası
Asıl adı Ahtamara olan, üzerinde Ermeniler tarafından yapılan 1100 yılık tarihi bir kilise bulunan bu ada Van’ın Gevaş ilçesinden yaklaşık 12 km uzaklıktadır.
Akdamar Adası'na Van Bitlis karayolu üzerindeki iskeleden saat başı kalkan tekneler ile ulaşım mümkündür. Yöre halkının anlattığına göre bu güzel adanın hüzünlü hikayesi şöyledir; vakti zamanında kilisenin papazının ‘Tamara’ isminde güzeller güzeli bir kızı vardır. Bu kız yörenin çobanlarından birine aşık olur. Bu genç delikanlı her akşam sahilden adaya yüzerek Tamara ile buluşmaktadır. Tamara yerini belli etmek ve delikanlının kayaların olduğu yere gitmesini engellemek için elinde bir mum ile bekleyerek yol göstermektedir.
Aradan zaman geçtikten sonra papaz durumu anlar ve kızını kuleye hapseder. O gece papaz elinde mum ile kayalıkların önünde bekler delikanlının geldiğini fark edince kayaların etrafında dolaşır durur. Kayalardan dolayı karaya çıkamayan ve yüzmekten nefesi kesilen delikanlı ‘’Ah Tamara Ah Tamara’’ feryatları içinde can verir. Gel zaman git zaman Ah Tamara, Akdamar olarak halkın diline yerleşir.
Akdamar Adası Van
Gölü’nde bulunan 4 adadan en büyüğüdür. Adanın içinde bulunan kilisenin
mimarisi oldukça ilgi uyandırıcı, binanın dışındaki gravürlerde Van Gölü
canavarı resmedilmiştir. Van merkezden Akdamar Adası'na gidiş dönüş taksiyle
toplamda 100 tl civarında. Tekneyle gidiş kişi başı 5 tl. Bir başka alternatif
ulaşım Van merkezden kalkan Gevaş minibüsleri ile mümkün. İskeleye kadar
götürmekte bu minibüsler. Yalnız kış aylarında tekneyle ulaşım hava
şartlarından dolayı tehlikeli olacağından tavsiye etmiyorum, seferler de çok
nadir yapılıyor, mart ayından itibaren tekne seferlerinin arttığını
söyleyebiliriz.
Akdamar Adası'na varıp iskeleden indiğinizde sizi ilk önce
kilise karşılıyor. Yıllarca süren restorasyon çalışmaları sonucunda hem
kilisenin hem de çevrenin yapılan düzenlemelerle oldukça etkileyici bir
görüntüye kavuştuğunu söyleyebiliriz. Yabancı turistlerce de sıklıkla ziyaret
edilen bir mekan.
Akdamar Adası'nın her noktasındaki manzara ayrı büyüleyici.
Kilisenin hemen arkasındaki dik tepeye çıkarsanız şayet Van Gölü’nü çevreleyen
karlı dağları ve muhteşem göl manzarasını tepeden izlemenin keyfine
varacaksınız. Adada çok sık tavşanlara ve badem ağaçlarına rastlamak mümkün.
Türkiye’de gezilmesi, görülmesi gereken yerler listesinin en üst sıralarında
yer alan Akdamar Adası’nı ziyaret ettiğinizde; tarihiyle doğasıyla
atmosferi ve manzarasıyla sizi büyülü bir yolculuğa çıkaracaktır. Bir diğer yer tanıtımımızda Van Kahvaltı Sofrası hakkında bilgileri bulabilirsiniz.
Yıldız Parkı
İstanbul’da şehrin göbeğinde sayılı bulunan yeşil alanlardan
biri olan Yıldız Parkı, Beşiktaş – Ortaköy yolu üzerinde Çırağan Sarayı
karşısında girişi bulunmaktadır.
Kuzeyde Yıldız teknik Üniversitesi’ne kadar uzanan alan üzerinde olup içerisinde Çadır Köşkü ve Malta Köşkü adında iki tarihi yapı bulunmaktadır. Araçların ücretli girdiği parkın girişinde sağlam bir yokuş vardır. Uzun bir tırmanış sonucunda oturup bir şeyler yiyip içebileceğiniz işletmelerin yanında ördeklerin yüzdüğü havuza varabileceksiniz.
Kuzeyde Yıldız teknik Üniversitesi’ne kadar uzanan alan üzerinde olup içerisinde Çadır Köşkü ve Malta Köşkü adında iki tarihi yapı bulunmaktadır. Araçların ücretli girdiği parkın girişinde sağlam bir yokuş vardır. Uzun bir tırmanış sonucunda oturup bir şeyler yiyip içebileceğiniz işletmelerin yanında ördeklerin yüzdüğü havuza varabileceksiniz.
Sincapların cirit attığı Yıldız Parkı birçok hayvana da ev sahipliği
yapmaktadır. İstanbul’un göbeğinde köprü manzaralı doğası bozulmamış birkaç
yerden olan Yıldız Parkı’ndan Yıldız Sarayı’na yada tam tersi istikamette giriş
yoktur. Yıldız Sarayı’na gitmek için Beşiktaş’tan geçen Ortaköy istikametinde
giden bütün araçlarla İETT Yahya Efendi Durağı’nda
inip Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü yanından parka giriş yapabilirler. Yürümeyi
sevenler ise Beşiktaş’tan Ortaköy’e doğru yürüyüş yapıp Yıldız Parkı’na
ulaşabilirler. Köşklere en yakın girişi ise Palanga Caddesi’nde mevcuttur.
Bunun için Beşiktaş – Zincirlikuyu arasında bulunan Ertuğrul Sitesi Durağı’nda
inip birkaç yüz metre yürüyüş sonrasında girişe varabilirsiniz.
Oldukça büyük
mekana konumlanmış Yıldız Parkı’nda doğa havası alıp, şehrin gürültüsünden
korunarak dinlenebilirsiniz. Araba
kornalarının yerini parka girince kuş cıvıltılarının aldığı, İstanbul’da
gidilecek yerler listesinde bulunan Yıldız Parkı, özellikle hafta sonları
İstanbulluların akınına uğramaktadır.
İçerisinde uygun fiyata hizmet alabileceğiniz işletmelerin bulunduğu Yıldız Parkı’nda mangal yapmak ne güzel ki yasaktır. Yıldız Parkı’nda ruhunuzu dinlendirebilir, sporunuzu yapabilirsiniz. Yıldız Korusu'nu mutlaka gezip görmelisiniz.
İçerisinde uygun fiyata hizmet alabileceğiniz işletmelerin bulunduğu Yıldız Parkı’nda mangal yapmak ne güzel ki yasaktır. Yıldız Parkı’nda ruhunuzu dinlendirebilir, sporunuzu yapabilirsiniz. Yıldız Korusu'nu mutlaka gezip görmelisiniz.
Röne Park
İstanbul Yeşilköy de bulunan, sahil kenarında muhteşem bir manzaraya sahip park. Şehrin içinde nefes alınacak güzel bir mekan. Röne Park'ın Tam ortasında küçük bir hayvanat bahçesi var. Bu hayvanat bahçesi içerisinde; ördekler, horozlar, tavus kuşları mevcut. Hayvanat bahçesinin varlığından ve geniş oyun alanlarından dolayı minik ziyaretçilerin oldukça ilgisini çekmekte olan ve yaz akşamlarında Röne Park Avrupa yakasında ikamet eden çocuklu ailelerin gitmeyi sıkça tercih ettikleri bir mekan. Son zamanlarda yapılan tesis çalışmalarıyla eski bakımsız halinden eser yok. Çok daha temiz ve çevre düzenlemesiyle göze ve ruha hitap eden bir görüntüye kavuştuğunu söylemek mümkün.
İstanbul’un yollarını ve kalabalığını göz önüne aldığımızda, bisiklet
kullanmak için en ideal mekanlardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Yürüyüş yapmak isteyenler için uzun uzun yürüyüş parkurları da mevcut Röne
Park’ta. Aynı zamanda İstanbul’un en büyük parklarından biri olma özelliğini de
taşımakta. Özellikle hafta sonları oldukça kalabalık. Röne Park'ta hafta
sonları park yeri bulmakta zorlanabilirsiniz.
Deniz manzarasına bakan
yeşillikler arasındaki masalarda yaz aylarında kahvaltı yapan insanlara
rastlamak mümkün. İstanbul’da kahvaltı yapılacak açık alanlara güzel bir
alternatif olduğunu söyleyebiliriz. Röne Park’a özel aracınızla gelecekseniz
E-5 otoyoluyla Yeşilköy sahilden ulaşım mümkün. E-5 otoyoluna Florya sapağından
girdiğinizde yaklaşık 4 km sonra Yeşilköy tabelalarını göreceksiniz. Yeşilköy
otobüsleri ve minibüslerle de ulaşmak mümkün.
Çemberlitaş Hamamı
Türkiye’deki en eski işletmesi ve Mimar Sinan’ın eseri olan Çemberlitaş Hamamı, İstanbul’da gidilmesi gereken hamamlardan biridir. Tarihi ortamda yıllar öncesinde verilen hizmetin benzerinin görülebileceği bir mekan olan Çemberlitaş Hamamı’na her ne kadar yerli halk da rağbet etse de turistler de oldukça fazladır. 1584 yılında kurulan Çemberlitaş Hamamı içerisinde çıplak gezmek yasaktır yazıları asılmış olsa da turistler bu uyarıya pek kulak asmamaktadır.
Çemberlitaş Hamamı’na giriş 45 TL, kese ve geleneksel köpük masajı yaptırma 69 TL, bütün bunlara 30 dakikalık yağ masajı da eklendiğinde 117 TL ödemeniz gerekmektedir. Çemberlitaş Hamamı’nda kese yaptırdıktan sonra tellaklara bahşiş verme zorunluluğunuz vardır. Uygun fiyatlarda yıkanmak için gitmeden önce ya sitesinden üye olun, yada buldunuz fırsat sitelerinden kupon alıp gitmenizi öneririm. Özellikle ilk kez hamama gideceklerin, hamam kültürü kazanabilmesi için güzel bir başlangıçtır.
Birçok filmin çekildiği ve birçok ünlünün uğramış olduğu Çemberlitaş Hamamı’na ulaşmak için Kabataş – Zeytinburnu tramvayına binip Çemberlitaş durağı’nda indikten sonra Kapalı Çarşı'nın giriş yönüne doğru 200 metre mesafe yürümeniz gerekmektedir. İstanbul’da yaşayanların veya İstanbul’a gelme fırsatı bulanların mutlaka uğraması gereken yerlerden birisidir.
Belgrad Ormanları
İstanbul’un oksijen kaynağı olan Belgrad Ormanları şehrin
kuzeyinde Sarıyer ilçesine bağlı Bahçeköy semtinde ziyaretçilerini
beklemektedir. Treeking severlerin, bisikletçilerin, koşucuların, doğayı
sevenlerin, şehrin gürültüsünden kaçmayı bilenlerin, doğayla arkadaş olanların,
ciğerlerini bayram ettirenlerin, piknikçilerin uğrak yeri olan Belgrad Ormanları,
komşusu Atatürk Arboretumu ile birlikte cennetten bir örnek olarak karşınıza
çıkıyor.
Fatih Ormanı'yla komşu olan, içerisinde 6 kilometrelik koşu parkuruyla sporcuların veya spor yapmak isteyenlerin koşu yapabildiği Belgrad Ormanları’nda bisikletinizle kesinlikle geziye çıkmanızı öneririm. Otomobillerin ücret karşılığında girebildiği Belgrad Ormanları’nı İstanbul’un su ihtiyacının büyük kısmını da karşılamaktadır.
İçerisinde birçok gölet ve dereler bulunmaktadır. Özellikle sonbaharda sarı tonlu rengiyle ziyaretçilerini büyüleyen manzarası görülmeye değerdir. Canlılarla iç içe olmayı sevenlerin mutlaka uğraması gereken yer olan Belgrad Ormanları’na kendi beslediğiniz hayvanlarınızla da spor yapabilir gezintiye çıkabilirsiniz. İlk kez gidecek olanlar fotoğraf makinelerini yanlarında getirip eşsiz güzellikte kareler yakalayabilirler.
Doğayla baş başa kalıp, doğayı dinleme fırsatı bulacaksınız. Belgrad Ormanları’na ulaşmak içinse, toplu taşıma araçlarıyla Hacıosman’dan kalkan 42HM İETT otobüsleriyle veya Taksim’den kalkan sahili dolaşan 42T otobüsleriyle Bahçeköy’e gelip son durakta indikten sonra 100 metre ötedeki orman giriş kapısından girebilirsiniz. Otomobille ormana girmek isteyenler hafta içinde 5 lira, hafta sonunda 10 lira vermek zorunda.
Özel araçlarıyla gitmek isteyenler ise Levent – Maslak yönünden Büyükdere Caddesi’ni takip edip Hacıosman’dan Bahçeköy sapağına sapıp Bahçeköy’e ulaştıktan sonra ücret karşılığında Belgrad Ormanları’na girebilirsiniz. Orman’a girdikten sonra göletlere ulaşmanız için de birkaç kilometre yolunuz bulunmaktadır.
Bu yolu yürüyerek gitmek isteyenleri ise muhteşem doğa kokusu ve sesleri eşliğinde hafif zorlu bir yürüyüş parkuru beklemektedir. Hafta sonları oldukça kalabalık olan ve maalesef mangalcıların istilasına uğrayan Belgrad Ormanları’na sabahın erken saatlerinde gidip kimseler gelmeden sporunuzu yapmanızı öneririm. Bu güzel yere gittiğinizde iyi vakit geçirmenizi ve lütfen doğayı nasıl bulduysanız öyle bırakmanızı dilerim.
Fatih Ormanı'yla komşu olan, içerisinde 6 kilometrelik koşu parkuruyla sporcuların veya spor yapmak isteyenlerin koşu yapabildiği Belgrad Ormanları’nda bisikletinizle kesinlikle geziye çıkmanızı öneririm. Otomobillerin ücret karşılığında girebildiği Belgrad Ormanları’nı İstanbul’un su ihtiyacının büyük kısmını da karşılamaktadır.
İçerisinde birçok gölet ve dereler bulunmaktadır. Özellikle sonbaharda sarı tonlu rengiyle ziyaretçilerini büyüleyen manzarası görülmeye değerdir. Canlılarla iç içe olmayı sevenlerin mutlaka uğraması gereken yer olan Belgrad Ormanları’na kendi beslediğiniz hayvanlarınızla da spor yapabilir gezintiye çıkabilirsiniz. İlk kez gidecek olanlar fotoğraf makinelerini yanlarında getirip eşsiz güzellikte kareler yakalayabilirler.
Doğayla baş başa kalıp, doğayı dinleme fırsatı bulacaksınız. Belgrad Ormanları’na ulaşmak içinse, toplu taşıma araçlarıyla Hacıosman’dan kalkan 42HM İETT otobüsleriyle veya Taksim’den kalkan sahili dolaşan 42T otobüsleriyle Bahçeköy’e gelip son durakta indikten sonra 100 metre ötedeki orman giriş kapısından girebilirsiniz. Otomobille ormana girmek isteyenler hafta içinde 5 lira, hafta sonunda 10 lira vermek zorunda.
Özel araçlarıyla gitmek isteyenler ise Levent – Maslak yönünden Büyükdere Caddesi’ni takip edip Hacıosman’dan Bahçeköy sapağına sapıp Bahçeköy’e ulaştıktan sonra ücret karşılığında Belgrad Ormanları’na girebilirsiniz. Orman’a girdikten sonra göletlere ulaşmanız için de birkaç kilometre yolunuz bulunmaktadır.
Bu yolu yürüyerek gitmek isteyenleri ise muhteşem doğa kokusu ve sesleri eşliğinde hafif zorlu bir yürüyüş parkuru beklemektedir. Hafta sonları oldukça kalabalık olan ve maalesef mangalcıların istilasına uğrayan Belgrad Ormanları’na sabahın erken saatlerinde gidip kimseler gelmeden sporunuzu yapmanızı öneririm. Bu güzel yere gittiğinizde iyi vakit geçirmenizi ve lütfen doğayı nasıl bulduysanız öyle bırakmanızı dilerim.